(New York, 19 Temmuz, 2007) İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch HRW) bugün yayınladığı bilgilendirme notunda, Türkiyede 22 Temmuzda yapılacak olan genel seçimler öncesinde Türk ordusunun siyasi alana müdahalesinin ülkedeki insan hakları alanındaki ilerlemeyi tehdit ettiğini söyledi.
Aynı şekilde, hükümet de insan hakları reformlarını hayata geçirme konusunda tökezlemiş durumda. İfade ve basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, Kürt siyasi parti yetkililerine tacizler ve siyasi mahkeme kararlarının çıkması devam etti.HRW Avrupa ve Orta Asya bölüm direktörü Holly Cartner Türkiyedeki seçimlerin sırtında büyük yük olduğunu söyleyerek, İnsan hakları reformlarının akıbeti, yeni kurulacak hükümetin ihlalleri sona erdirme ve son dönemlerde yaşanan gerilemeyi tersine çevirme konusundaki taahhütlerine bağlı olacak dedi.
Yaklaşık on yıldır siyasete doğrudan müdahale etmekten kaçınan Türk ordusu, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) Türkiyenin laik düzenine yönelik gerici bir tehdit oluşturduğu ve Türk milliyetçiliğinden ziyade İslamcı ideolojiyi benimsediği iddialarını sıklıkla dile getirmeye başladı.
AKPnin Mecliste kendi adayını Cumhurbaşkanı seçtirme çabalarının başarısızlığa uğramasının ardından milletvekili seçimleri planlanandan daha erkene, Temmuza alındı. Meclis oylaması, Anayasa Mahkemesinin aldığı tartışmalı bir kararla iptal edildi. Bu kararın Türk ordusunun siyasi tartışmalara müdahale etmesinden birkaç gün sonra alınması nedeniyle, mahkemenin kararı verirken ordunun bu müdahalesinden etkilendiği yönünde ciddi kaygıların ortaya çıkmasına yol açtı.
Nisan Haziran ayları arasında ordu yaptığı üç sert hükümet karşıtı açıklamada dini gericilik ve terörizm tehditleri konusunda uyarılarda bulundu ve laikliğin savunucusu olarak, nasıl yapacağını belirtmeden gerektiğinde müdahaleye hazır olduğunu açıkça dile getirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, özellikle 8 Haziran tarihli açıklamadan büyük kaygı duymuştur. Bu açıklamada insan hakları savunucuları ve devlet politikalarını eleştirenleri terör örgütlerini destekleyenlerle eşdeğer bulduğu yönünde ifadeler yer almaktadır. Son dönemlerde, ordu ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki çatışmalar şiddetlenmiştir.
Türkiyenin askeri darbeler geçmişi göz önüne alındığında, ordunun tehditkar açıklamaları ülkede insan haklarını önemseyen herkeste ciddi kaygılar uyandırmaktadır diyen Cartner, ordunun insan hakları savunucularını teröristlerle aynı kefeye koyarak, onları büyük risk altına soktuğunu söyledi.
Örgütün hazırladığı bilgilendirme notunda ordunun müdahalelerinin insan haklarına etkisinin yanı sıra ifade ve basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, Kürt siyasi partilerine yönelik tacizler, süregiden devlet memurlarının cezasız kalması ve polisin kötü muamelesi sorunları gibi bir dizi insan haklarıyla ilgili kaygıları da yer alıyor.
Avrupa Birliği üyelik süreci Türkiyede reformlar yapılması konusunda önemli bir itici güç olmuş ve önemli yasal değişiklikler yapılmıştı. Bugün ise bazı AB üye ülkeleri, Türkiyenin AB üyesine adaylığının kabul edildiği Aralık 2004te resmi taahhütten geri adım atmaya başladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel tam üyelik yerine imtiyazlı üyelik modeli önerirken, Fransanın yeni Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy Türkiyeye ABde yer olmadığını iddia etmektedir.
Bazı AB ülkelerinin Türkiyenin üyeliğiyle ilgili desteklerini geri çekmelerinin Türkiyedeki reformistlerin elini zayıflatma, reformlara karşı olanlarınsa elini güçlendirme olasılığı yüksek.
Cartner, Türkiyenin AB adaylık sürecinin rayında gitmesinin ülkedeki insan hakları reformları için önemli bir itici güç olduğunu vurguladı.