Human Rights News

Fransa: Başörtüsü yasağı, din özgürlüğünü ihlal ediyor

Müslüman kızları daha fazla etkileyen yasa taslağı ayrımcıdır

(New York, 27 Şubat 2004)—İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı bir açıklamada, devlet okullarında İslami başörtüsünü ve diğer görünür dini sembolleri yasaklayan Fransız yasa taslağının, din ve ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiğini ifade etti. “Öğrencilerin dini aidiyetini bariz bir şekilde gösteren işaret ve giysileri” yasaklayan yasa, 2 Mart'ta Fransız Senatosunda görüşülmeye başlanacak.

Also Available in

arabic  english  french 
İnsan Hakları İzleme Örgütü Genel Müdürü Kenneth Roth, yasa taslağının dini vecibelerin yerine getirilmesi hakkına haksız bir tecavüz olduğunu söyledi. Roth, “Pek çok Müslüman için başörtüsü takmak yalnız dini bir ifade değil aynı zamanda dini bir vecibe olarak görülüyor” dedi.  
 
Uluslararası insan hakları hukuku, devlet otoritelerinin dini özgürlük ile ilgili konularda baskı uygulamaktan kaçınmalarını zorunlu kılmaktadır. Okullardaki kılık kıyafet kuralları oluşturulurken de bu zorunluluğa uyulmak mecburiyeti vardır. Fransa'daki taslakta yer alan başörtüsü yasağı, kızların okula giderken başörtüsü takmalarını zorunlu kılan bazı Müslüman ülkelerdeki kanunlar kadar, bu kuralı ihlal etmektedir.  
 
Uluslararası hukuka göre devletler, dini vecibelerin yerine getirilmesine ancak kamu güvenliğini ağır bir şekilde tehdit eden bir durum ortaya çıktığında; dini inançlar yerine getirilirken başkalarının haklarına tecavüz söz konusu olduğunda veya (örneğin öğretmen-öğrenci ilişkisine engel olacak nitelikteki uygulamaların yasaklanması gibi) meşru bir eğitsel amaca hizmet eden durumlarda sınırlama getirebilir. Yasaklanacak görünür dini semboller arasında yer alan Müslüman başörtüleri, Sih türbanları, Musevi takkeleri ve büyük Hıristiyan haçları, kamu sağlığı, düzeni veya ahlakı üzerinde bir tehdit oluşturmaz; başka öğrencilerin temel hak ve özgürlükleri üzerinde herhangi bir etkileri yoktur; ve bir okulun eğitsel fonksiyonunu zayıflatmazlar.  
 
“İlk okul, ortaokul ve liselerde laiklik ilkesinin uygulanması hakkında yasa tasarısı” adıyla bilinen ve Eylül ayında uygulanmaya başlanacak olan yasa taslağının bazı savunucuları, eğitimde kilise ve devlet ayrımının desteklenmesi ve laik devletin algılanmakta olan dini köktencilik, özellikle de İslami köktencilik tehdidine karşı korunması gerektiğine inanmaktadırlar.  
 
Oysa, bütün öğrencilerin dini haklarının korunması, okullarda laikliğin zayıf düşürülmesi anlamına gelmez. Aksine, dini çeşitliliğe saygı duyulduğunu gösterir. Bu, kamu kurumlarının herhangi bir dini tavırdan kesin olarak ayrı tutulması yaklaşımı ile bütünüyle uyumludur. İnsan Hakları İzleme Örgütü, kamu kurumlarının uygulama ya da ifadelerinde herhangi bir dinin propagandasını yapmaktan kaçınmalarını meşru olarak kabul etmektedir. Ancak Fransız hükümeti, öğrencilerin dini semboller taşımalarına izin verildiği takdirde laikliğin tehdit altına gireceğini ima ederek bunu bir adım daha öteye götürmüştür.  
 
Yasa destekçilerinin yasağı savunma gerekçelerinden bir diğeri de Müslüman kızların ebeveynleri tarafından başörtüsü takmaya zorlanması ya da baskıya maruz kalmasına karşı korunma altına alınması olmuştur. Uluslararası hukuka göre devletler, ebeveynlerin, çocuğun gelişim kapasitesiyle orantılı olarak, çocuğun temel haklarının uygulanması üzerinde uygun bir yön verme ve yönlendirme ile ilgili sorumluluk, hak ve görevlerine saygı göstermek zorundadır. Devletler, aynı şekilde çocukların, kendilerinin veya ailelerinin dini inançları nedeniyle herhangi bir ayrımcılık veya cezalandırmaya maruz kalmalarını engellemek için gereken tüm önlemleri almakla da yükümlüdür. Bunlara ek olarak devletler, ebeveynlerin fiziki veya akli şiddet; yaralama veya taciz; ihmal veya ihmalkar davranış; kötü muamele veya cinsel taciz de dahil olmak üzere suistimalden sorumlu oldukları durumlara karşı çocukları korumak için gereken uygun hukuki, idari, sosyal ve eğitsel önlemleri de almak zorundadır. Çocuğun kişisel hak ve özgürlükleri üzerinde uygulanacak gereksiz sınırlamalar, çocuğu koruma aracı olarak öne çıkarılmamalıdır.  
 
Tarafsız kelimelerle ifade edilmiş dahi olsa, görünür dini semboller üzerinde uygulanacak bir yasaklamanın etkileri, orantısız bir şekilde ağırlıklı olarak Müslüman kızlar üzerinde yansıtılacak ve dolayısıyla uluslararası insan hakları hukukunun ayrımcılığa karşı hükümlerini ihlal ettiği kadar eğitimde fırsat eşitliği hakkını da ihlal edecektir. Aslında, bu tür değer farklılıklarına anlayış ve hoşgörü gösterilmesinin teşvik edilmesi, eğitim hakkının uygulamaya konmasındaki temel özelliklerden biridir. Uygulamada ise söz konusu yasa, bazı Müslüman ailelere, kızlarını devlet eğitim sisteminden almak dışında bir seçenek bırakmayacaktır.  
 
Fransa'da bazıları, başörtü meselesini, göçmen karşıtı veya Müslüman karşıtı duygularını dile getirmek için bahane olarak kullanmışlardır. Bazı argümanlar, bütün Müslümanların kadınları baskı altına almak istedikleri veya örtünmeyi tercih eden kızlar ve kadınların kadın haklarını anlamadıkları iddiaları üzerinde temellendirilmiş görünmektedir. Kamudaki bu tartışmalar belirgin bir çok başka sosyal meseleye de temas etmiştir: dini köktencilik ve dini sembollerin siyasi amaçlarla kullanımı; göçmenlerin sayısının çokluğu; ayrımcılık ve göçmen topluluklara ekonomik fırsat eşitliği sağlanmaması; çoğulculuk ve milli entegrasyon.  
 
Roth, “Yasa taslağı, Fransa'da, din özgürlüğü ve devletin rolü konusunda önemli meseleleri öne cıkarmıştır” dedi. “Bu sorunun çözülmesi bütün Avrupa çapında ve ötesinde önemli yansımalara sahip olacaktır. Ama sadece başörtüyü ve diğer dini inanç ifadelerini okullarda yasaklamak çözüm değildir.”