(Brüksel) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınladığı bir raporda, sınır dışı edilme riskinin, Belçika’da ev içi şiddete maruz kalan birçok göçmen kadını ihtiyaç duyduğu korumayı almaktan alıkoyduğunu bildirdi. Rapor Belçika’da Kadınlar Günü olan 11 Kasım 2012 öncesinde yayınlandı.
“‘Yasalar Benim Aleyhime’: Belçika’da Göçmen Kadınların Aile İçi Şiddetten Korunma Mekanizmalarına Erişimi” başlıklı 59 sayfalık raporda, ülkede ev içi şiddet yaşayan göçmen kadınların korumaya erişimindeki üç önemli boşluğa dikkat çekiliyor. Eşi veya partneriyle biraraya gelmek için Belçika’ya göç eden kadınlar, hukuki statüleri onaylanıncaya kadar geçen süre zarfında şiddet gördüklerini bildirmeleri halinde, tıpkı belgesiz göçmen kadınlar gibi sınır dışı edilebiliyorlar. Üstelik aile içi şiddet mağdurlarının, özellikle de herhangi bir belgesi olmayan kadınların sığınma evlerine erişim olanağı yetersiz.
İnsan Hakları İzleme Örgütü kadın hakları direktörü Liesl Gerntholtz “Görüştüğümüz kadınlar berbat bir seçim yapmak durumunda: partnerinin elinde kötü muameleye katlanmak veya şiddet gördüğünü bildirip sınırdışı edilme riskiyle karşı karşıya kalmak” diyerek, “Belçika’nın, ev içi şiddet yaşayan her kadına, göçmen statüsüne bakılmaksızın, ihtiyacı olan yardımı sağlaması gerektiğini” belirtti.
Belçika ev içi şiddeti önlemeye, soruşturmaya ve kovuşturmaya yönelik yasalar çıkardı ve bir Ulusal Eylem Planı da dahil olmak üzere çeşitli politikalar benimsedi. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü göçmen kadınlarla ilgili boşlukların hala tamamen giderilmediğini tesbit etti. Belçika'nın kısa bir süre önce imzaladığı ancak henüz onaylamadığı Avrupa Konseyi Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi, taraf ülkelerin kişilere göçmen statüsüne bakmaksızın koruma sağlamasını şart koşuyor.
Belçika’ya eş veya partner birleşimi için göç eden kadınlara ülkede kalma izni veren yasa, kadının aile birleşimi başvurusuna ilişkin işlemler sürerken kendisini taciz eden kişiyi terk etmesi veya bu kişiden önce yetkililere bildirmeden ayrılması ya da partnerin Belçika’yı terk etmesi halinde, bir koruma sağlamıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, şiddet gördüğünü kanıtlama yükümlülüğü ve gelir şartlarını yerine getirme koşulunun da engel teşkil ettiğini ortaya çıkardı.
12 yaşındaki oğlu ve kendisi Türkiye vatandaşı olan Gökçe, şiddet gördüğü kocasından kaçtı ancak, görümcesinin İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne söylediğine göre, daha sonra hukuki durumu kesinleşinceye kadar kocasına geri dönmek zorunda kaldı.
Belgesiz kadınlar özellikle savunmasız durumdalar. Belçika’da izinsiz yaşamak cezayı gerektiren bir suç ve polis ülkede yasadışı olarak bulunduğundan şüphelendiği herkesi göçle ilgili makamlara bildirmekle yükümlü. Ortaya çıkmaya cesaret eden kadınların önünde, hukuki statü kazanmak için, özellikle de çocukları yoksa, pek az yol bulunuyor. Kamerun’dan gelmiş belgesiz bir göçmen olan 35 yaşındaki Ngalla, kocasının elinde yedi yıl boyunca şiddet gördükten sonra ancak Belçikalı çocukları sayesinde sürekli ikamet izni elde etmesinin ardından şikayetçi oldu.
Ngalla “Ancak o zaman, artık belgelerim tamam olduğu için, kendime güvenim yerine geldi” dedi.
Ülkeye yeni gelmiş göçmen kadınların aile ve arkadaşlardan oluşan bir destek ağına sahip olma ihtimallerinin daha düşük; bu da onları şiddet gördükleri bir evden kaçmak için sığınma evlerine - diğer kadınlara nazaran – daha fazla bağımlı kılıyor. Ne var ki Belçika’da yeterince sığınma evinin bulunmaması, kadınları şiddet gördükleri evlerine geri dönmeye mecbur bırakıyor.
Belgesiz kadınlar sığınma evlerine erişimde, genellikle masraflara katkıda bulunma şartına bağlı belli engellerle karşı karşıya kalıyorlar. Bu katkıyı karşılayamayan belgesiz kadınlar, ev içi şiddet mağduru diğer kadınlar için yerel makamların sağladığı maddi yardımdan faydalanamıyor.
Gana’dan gelmiş belgesiz bir kadın olan Jarmay, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne kendisini öldürmekle tehdit eden ve “aşırı şiddet uygulayan” partnerinden kaçtıktan sonra kalacak bir yer bulamadığını ve sonunda sokaklarda yaşamaya başladığını söyledi.
29 yaşındaki Faslı Hayet şiddet uygulayan kocasından Fas uyruklu iki çocuğuyla birlikte ilk kez kaçtığında, sığınma evi personeli kendisine hiç yerleri olmadığını söyleyerek ailesiyle kalmasını salık verdi. Ama kendisine yardım edebilecek ailesi ve arkadaşları olmayan Hayet, çocuklarıyla birlikte kocasının yanına geri döndü. Şiddetin bir kez daha alevlenmesi üzerine ikinci kez kaçtıklarında nihayet sığınma evinde yer bulabildiler.
Gerntholtz “Hiç kimse, başka gidecek yeri olmadığı için şiddet dolu bir eve dönmek zorunda kalmamalıdır. Kadın sığınma evlerinin yardıma ihtiyacı olan kadın ve çocukları geri çevirmemesi için yeterli kaynağa sahip olması gereklidir” dedi.
Raporda federal hükümete, eyalet yönetimlerine ve belediye yetkililerine yönelik tavsiyeler de yer alıyor. Bunlardan bazıları şöyle:
- Avrupa Konseyi Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesini onaylayın ve uygulamaya koyun.
- 1980 tarihli, Yabancıların Ülke Topraklarına Girişi, İkamet, Yerleşim ve Ülke Dışına Çıkarılması Hakkındaki Kanun’u ev içi şiddet gören belgesiz göçmen kadınların insani nedenlerle ikamet izni için başvurmasını ve başvuruyla ilgili karar sonuçlanıncaya kadar sınır dışı edilmemesini sağlayacak şekilde değiştirin.
- 1980 tarihli Kanunu, ikamet hakları şiddet uygulayan kefil kişiyle ilişkilerine bağlı göçmenlerin, bağımsız olarak kendileri adına ikamet başvurusunda bulunmalarına olanak verecek şekilde değiştirin.
- Kadınların sığınma evlerine erişimini sağlamak amacıyla kamu fonlarını, ihtiyacı olan tüm şiddet mağdurları için göçmen statülerine bakmaksızın ulaşılabilir kılın.