(İstanbul) – İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı açıklamada, ağırlıklı olarak güncel gelişmeler ve haberler hakkında yayın yapan sekiz bağımsız televizyon kanalının kapatılmasıyla Türkiye’de eleştirel televizyon haberciliğinin fiilen sona erdiğini açıkladı. Bu kanallar, hükümetin çıkardığı bir kanun hükmünde kararnamede (KHK) kapatılması öngörülen 23 televizyon ve radyo kanalı arasındaydı.
15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal çerçevesinde medyayı sansürlemeye yönelik bu son hamle, ulusal güvenlik sebebiyle meşru görülebilecek her türlü sınırlamayı aşıyor ve bu uygulamayla hükümet, ifade özgürlüğü ile ilgili yükümlülüklerini ihlal ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye direktörü Emma Sinclair-Webb, “Hükümetin olağanüstü hali, 15 Temmuz darbe girişimiyle hiçbir ilgisi olmayan muhalif sesleri susturmak için keyfi biçimde kullanacağına dair endişeler haklı çıktı. Bu hafta içinde ağırlıklı olarak Kürtler, Aleviler ve muhalefet partilerini destekleyenlerin izlediği TV ve radyo kanallarının kapatılması, eski günlere geri dönüldüğünü ve hükümetin kendi televizyon ve radyolarında yayınlanan haberlerden farklı haberlerin yayınlanmasını istemediğini gösteriyor” dedi.
Anadolu Ajansı 28 Eylül tarihinde, 23 televizyon ve radyo kanalının tamamen kapatılacağına dair bir haber yayınladı. Listedeki en bilinen kanal olan İMC TV daha önce de, Şubat ayında devletin Türksat uydu dağıtım platformundan çıkartılmış ve bu şekilde kanalın ratingleri ciddi oranda düşürülmüştü.
Kanalların kapatılmasının dayanağı olan Temmuz tarihli KHK’da, 131 basın ve medya organının kapatılacağı ve ve hükümet tarafından “milli güvenliğe tehdit oluşturduğü tespit edilen ... ya da terör örgütlerine aidiyeti veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı olan” ve ‘listelerde yer almayan’’ özel medya kuruluşlarının da ilgili bakanın onayıyla kapatılabileceği ifade edilmişti. İMC TV’den bir kaynak, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne, kapatma kararını yerine getirme görevinin devletin resmi medya izleme kuruluşu RTÜK’e (Radyo Televizyon Üst Kurulu) verildiğini söyledi. RTÜK ise henüz bu 23 radyo ve TV kanalının tamamının isimlerini açıklamadığı gibi, kararla ilgili tüm detayları da vermedi.
RTÜK memurları, 4 Ekim günü, beraberlerindeki polislerle İMC TV, Hayatın Sesi, TV10 ve Özgür Radyo’nun İstanbul’daki ofislerine giderek bu kanalları zorla kapattı. Bunu takip eden birkaç gün içinde RTÜK yetkilileri, bu kez de kısmen Kürtçe yayın yapan Özgür Gün TV, Azadi TV, Jiyan TV, Van TV. Denge TV haber kanallarıyla Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV’ye yine polislerle birlikte giderek bu TV kanallarını da tamamen kapattı. İMC TV, 5 Ekim günü bir açıklama yaparak kurumun yayın ekipmanlarına ve kanala ait mülklere el koymak ve bunları devletin yayın organı olan TRT’ye devretmek üzere prosedürleri başlattığını duyurdu. TRT de, İMC TV’nin kapatılmasından sonra yed-i emin olarak görevlendirildiğini açıkladı.
Hükümet 25 Temmuz’da çıkardığı ilk KHK’da belirtilen 131 basın, yayın ve dağıtım kuruluşunu kapattı. En az 120 gazeteci ve yazar, yazdıkları haber ve yorumlar gerekçe gösterilerek tutuklu bulunuyor ve bu kişilerin yarıdan fazlası 15 Temmuz’dan bu yana parmaklıklar ardında tutuluyor. 2,000’den fazla gazeteci de basın kuruluşlarının kapatılmasıyla birlikte işsiz kaldı.
Hükümet 3 Ekim tarihinde yaptığı açıklamayla, 21 Temmuz’da başlayan 90 günlük olağanüstü hal uygulamasının 90 gün daha uzatılacağını ilan etti. Olağanüstü hal döneminde Cumhurbaşkanı liderliğindeki Bakanlar Kurulu, kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yönetebiliyor ve ne Meclis’in etkin denetimi ne de Anayasa Mahkemesi’nin KHK ile yapılan işlemler hakkında anlamlı bir inceleme yürütmesi mümkün olabiliyor.
“Kapatılan yayın kuruluşları arasında en önde geleni olan İMC TV’nin güneydoğuda yeniden başlayan çatışmalarla ve daha genel anlamda da Türkiye’de giderek kötüleşen insan haklarıyla ilgili haberleri vererek önemli bir rol üstlendiğini” belirten Sinclair-Webb, “Medya organlarının kapatılması sansür anlamına gelmektedir ve halkın Türkiye’deki önemli gelişmeler hakkında bilgiye erişim hakkını engellemektedir” dedi.