(İstanbul) – İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi ve Uluslararası Hukukçular Komisyonu yaptıkları açıklamada, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 14-16 Eylül 2021 tarihli toplantısında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tutuklu insan hakları savunucusu Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını öngören kararının uygulanmamasından dolayı Türkiye aleyhine ihlal prosedürünü başlatması gerektiğini ifade etti. Üç sivil toplum kuruluşu, Komiteye bu tavsiyelerini Osman Kavala aleyhinde devam eden yargılama sürecine ilişkin son gelişmeler hakkında tam bir güncelleme sağlayan bir bildirimle ilettiler.
Komitenin Eylül ayı toplantısında, Türkiye hükümetinin uygulamayı reddettiği bir başka önemli AİHM kararı olan Kürt siyasetçi Selahattin Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını emreden kararın da uygulanma durumu incelenecek. Bu üç sivil toplum kuruluşu ayrıca ARTICLE 19 ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu ile birlikte Demirtaş davasındaki gelişmeler hakkında Bakanlar Komitesi'ne bildirimde bulunarak, Komiteyi Türkiye hükümetini Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya çağırmaya davet etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü kıdemli hukuk danışmanı Aisling Reidy, “Türkiye'nin Kavala kararını uygulama yükümlülüğünü ısrarla ve açıkça yerine getirmemesi karşısında, Bakanlar Komitesi, Türkiye aleyhinde ihlal prosedürünü başlatmalıdır" dedi. Reidy, “Komite ayrıca, Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını talep etmeli ve bu gerçekleştirilmediği takdirde tedbirlerin artacağını taahhüt etmelidir” dedi.
AİHM, 10 Aralık 2019’da, Türkiye makamlarının Osman Kavala'yı Kasım 2017'den bu yana tutuklu bırakarak ve onu insan hakları faaliyetleri nedeniyle yargılayarak “insan hakları savunucusu olan Kavala'yı susturmak için örtülü bir amaç izlediğine" karar verdi.
Benzer şekilde AİHM, 22 Aralık 2020'de Türkiye makamlarının Demirtaş'ı Kasım 2016'dan bu yana tutuklu bırakarak ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki faaliyetleri ve konuşmaları sebebiyle kendisini yargılayarak, onun siyasi faaliyetlerini engelleme amacı taşıdığına karar verdi. Mahkeme, bunun seçmenleri seçilmiş temsilcilerinden mahrum bıraktığına, “çoğulculuğun bastırılması ve demokratik toplum kavramının özünde yer alan siyasi tartışma özgürlüğünün sınırlanması" sonucunu ortaya çıkardığına karar verdi.
Her iki davada da AİHM, tutuklamayı siyasi amaçlar için kullanmakla Türkiye'nin Kavala ve Demirtaş'ın özgürlük hakları da dahil olmak üzere haklarını ihlal ettiğini ve haklara meşru sınırlamalar getirme konusunda hükümetlere tanınan takdir yetkisini meşru olmayan amaçlarla kötüye kullandığını tespit etti (Sırasıyla AİHS'nin 5. ve 18. maddeleri). AİHM, her iki başvuran için de nadiren attığı bir adım olan derhal serbest bırakma kararı verdi.
Türkiye makamları, her iki hukuken bağlayıcı karara rağmen, AİHM'i dikkate almadılar ve Bakanlar Komitesi'nin tahliye çağrıları içeren kararlarını görmezden geldiler. Türkiye mahkemeleri ve savcılıkları AİHM ve Avrupa Konseyi'nin yetkilerini aşmak için bir dizi taktik uyguladılar. Tekrar eden sahte tahliye kararları verdiler, aynı olaylara dayanan birden fazla ceza yargılaması başlattılar, tekrar eden tutuklama kararları verirken temeli olmayan yargılamaları ve tutuklulukları sürdürmek için haksız usuli kararlar aldılar, tahliyeyi önlemek için süratle mahkumiyete karar verdiler.
Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi'nden Ayşe Bingöl Demir, "Bakanlar Komitesi, Kavala ve Demirtaş davalarında Türkiye makamlarının hukuka aykırı tutukluluk sürelerinin uzaması ve AİHM'in yetkisinin aşılmasını sağlamaya yönelik tekrarlanan taktiklerini dikkate almalıdır" dedi. Bingöl, “Komite, AİHS kapsamındaki yükümlülüklerini bariz şekilde ihlal eden Türkiye’nin yanlış uygulama döngüsünü sona erdirmesi ve kararları tam olarak uygulaması için Türkiye'ye karşı etkili önlemler almalıdır” dedi.
Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını yerine getirmeyi reddeden bir Avrupa Konseyi üyesi devlete karşı ihlal prosedürünü başlatma yetkisine sahiptir. İhlal prosedürü ilk olarak 2017'de, haksız yere hapsedilen muhalif politikacı Ilgar Mammadov'un koşulsuz olarak serbest bırakılmasının Azerbaycan hükümeti tarafından tekraren reddedilmesi üzerine uygulanmıştı.
İhlal prosedürü AİHS'in 46/4. maddesinde yer alıyor. İhlal prosedürünün başlatılması için Bakanlar Komitesinin üçte ikisinin oyu gerekiyor. İhlal prosedürü başlatıldıktan sonra dosya devletin karara uyma konusundaki yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine dair görüş bildirmesi için AİHM'e geri gönderilir. AİHM, Türkiye'nin kararı uygulamadığını doğrularsa, Bakanlar Komitesi Türkiye'nin nihayetinde oy haklarını veya Avrupa Konseyi üyeliğini askıya almaya varan ek tedbirler alabilir.