(Istanbul, 19 Mart 2025) - İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yaptığı açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 19 Mart 2025’te yaklaşık 106 belediye yetkilisi ve siyasetçiyle birlikte gözaltına alınmasının siyasi saiklerle gerçekleştirilmiş ve yasal siyasi faaliyetleri sindirmeyi amaçlayan bir hamle olduğunu belirtti. İmamoğlu’nun keyfi olarak gözaltına alınması, seçmenlerin seçme haklarını ihlal ettiği gibi, daha genel anlamda Türkiye’deki demokratik süreçleri de baltalar niteliktedir.
İstanbul Başsavcılığı, İmamoğlu ve diğerlerinin, haklarında yürütülen iki ayrı ceza soruşturması kapsamında gözaltına alındıklarını açıkladı. Bu hamle, İmamoğlu’nun önümüzdeki üç yıl içinde yapılması gereken cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı aday gösterileceği 23 Mart’tan birkaç gün önce gerçekleşti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Ekrem İmamoğlu ve gözaltına alınan diğer kişiler hemen serbest bırakılmalıdır,” dedi. Williamson, “Erdoğan iktidarı, İstanbul belediye seçimlerinin sonuçlarına saygı göstermeli ve yargı sisteminin siyasi amaçlarla bir silah olarak kullanılmasına izin vermemelidir,” diye ekledi.
İstanbul Başsavcılığı, son beş ay içinde Cumhuriyet Halk Partisi yönetimindeki belediyelere yönelik bir dizi siyasi amaçlı soruşturma ve gözaltı başlattı. İmamoğlu hakkında yürütülen ve biri terör örgütleriyle bağlantılı olduğu iddiasına, diğeri ise yolsuzluk suçlamalarına dayanan iki yeni soruşturma da bu çerçeveye oturuyor.
19 Mart’ta gözaltına alınanlar arasında İstanbul’un iki ilçesi, Şişli ve Beylikdüzü’nün belediye başkanları da bulunuyor.
Savcılık, İmamoğlu hakkında beş ayrı ceza davası açtı ve bunların hiçbirinde suç teşkil eden herhangi bir eyleme ilişkin güçlü kanıtlar bulunmuyor. 18 Mart’ta, İstanbul Üniversitesi İmamoğlu’nun üniversite diplomasını iptal etti. Hukukçular, bu hamleyi üniversitenin ağır yetki gaspı ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını engelleme girişimi olarak değerlendirdi.
Gözaltıların gerçekleştiği gün, İstanbul Valiliği 19-23 Mart tarihleri arasında İstanbul’da toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenlenmesini yasakladı. İstanbul’daki internet kullanıcıları, bant genişliğinin daraltılması nedeniyle sosyal medya ve haber sitelerine erişimde kısıtlamalar yaşadı.
19 Mart’taki gözaltılardan önce, Cumhuriyet Halk Partisi’nden üç ilçe belediye başkanı ve birçok belediye meclis üyesi, İstanbul Başsavcılığı’nın terör bağlantıları ve yolsuzluk iddialarına ilişkin tartışmalı soruşturmaları sonucunda tutuklu yargılanmak üzere cezaevine konulmuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi’ni PKK ile ilişkilendirme girişimi, 30 Ekim 2024’te İstanbul’un Esenyurt ilçesi belediye başkanı olan, 65 yaşındaki üniversite profesörü Ahmet Özer’in gözaltına alınıp görevden uzaklaştırılmasıyla başladı. Aynı gün, Özer hakkında “PKK üyeliği” suçlamasıyla tutukluluk kararı verildi ve hükümet yetkilileri, onun yerine İstanbul vali yardımcısını kayyım olarak atadı.
13 Şubat’ta, partinin seçilmiş 10 belediye meclis üyesi “PKK üyeliği” suçlamasıyla gözaltına alındı. Gözaltına alınanların tamamı, Cumhuriyet Halk Partisi ile Kürt haklarını savunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin yerel seçimlerde ortak hareket etme stratejisinin bir parçası olarak belediye meclislerine seçilmişti.
Savcılığın bu soruşturmalardaki suçlamaları, tüm siyasetçilerin PKK’nın talimatları doğrultusunda hareket ettiği veya muhalefet platformu kisvesi altında PKK’ya bağlı bir yapı için çalıştığı yönündeki mesnetsiz varsayıma dayanıyor. Kürt ve sol grupların yanı sıra sivil toplum örgütlerini de bünyesinde barındıran Halkların Demokratik Kongresi adlı bu platform, 2011 yılında kurulmuş olup yasaklanmış veya kapatılmış değildir.
Yetkililer, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin yönetiminde bulunan güneydoğudaki 10 belediye ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönettiği, Esenyurt da dahil olmak üzere, iki belediyede seçilmiş başkanları görevden alıp yerlerine kayyım atamak için de terörle mücadele yasası kapsamında yürütülen soruşturmaları gerekçe göstermişti.