Background Briefing

İçyer kararından sonraki eğilimler

İçyer kararına yazıklar olsun! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu adımı atmadan önce hiç değilse bir yıl beklemiş olmasını dilerdim. Tespit komisyonları son aylarda gerçekten acımasız olmaya başladılar. Mesela Silvan’ın Çaldere köyünde bizi tatmin edecek bir tespit yapmışlardı. Biz imzaladık, onlar imzaladı, sonra İçyer kararının hemen ardından miktarı azaltma talebiyle tekrar karşımıza geldiler.
—Avukat Mahmut Vefa, Diyarbakır, 4 Nisan 2006

Hükümetin mahkemeye sunduğu yüzlerce sulhnamelerden oluşan yığın karşısında, AİHM, Tazminat Yasası’nın etkili bir iç çözüm olduğu kararına vardı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 22 Şubat 2006 tarihli mektubunda da bazı uzlaşma kararlarının, geri dönen ailelere gerçekçi bir yardım sağlayacak seviyede tazminat sağladığı teyid edildi. Sonraki olaylar ise ilk başlardaki eli açık kararların görece güvenilir sistemin belirtileri değil, AİHM’nin başka tazminat kararları vermesini engellemek için yapılmış bir planın parçaları olduğunu ortaya koydu. Strateji, Strasburg’da karar bekleyen köylülerin başvurularına öncelik vererek, bazılarına görece eli açık tazminatlar vermek üzerine kuruluydu. Avukat Tahir Elçi şu gözlemlerde bulunuyor:

AİHM’deki davacıların başvurularına öncelik verildiği son derece açık. [Hükümet] bir kısım içtihat kararları çıkarma peşindeydi ve bunda da başarılı oldu. [Tazminat Yasası’ndan sorumlu vali yardımcısı] yakınlarda örnek bir vatansever olduğu ve devlete yüz milyonlar kazandırdığı ile övündü.27 AİHM taktik olarak önemli, çünkü hem hükümet hem de biz biliyoruz ki dış baskılar olmadan hiç bir şekilde buralara varamazdık.28

İçyer kararı ilan edilir edilmez, zarar tespit komisyonları çok daha düşük değerlendirmeler yapmaya ve hatta daha önceden yapılmış değerlendirmeleri gözden geçirme girişimlerine başladı.

Diyarbakır’ın Lice ilçesinden C.S.’nin hali bu duruma bir örnek. 1993 Ağustos’unda askerler C.S.’nin evine yanıcı kimyasal maddeler yerleştirerek, Lice yakınlarındaki Ziyaret köyündeki pek çok başka evle beraber ateşe verdiler. C.S. şu ana kadar evine dönemedi. 2005 yılında tespit komisyonu 40.000 YTL (26.800$)’lık bir uzlaşma teklifi yaptı. (Kendi değerlendirmesine göre zararı en az 150.000 YTL [100.500$] olmasına karşın) Teklifi kabul etti. Evraklar tamamlanmadan İçyer kararı çıktı. Tespit komisyonu şimdi yeni bir tespit yapmadan uzlaşmaya yanaşmıyor. C.S.’nin avukatı Habibe Deyar derin bir hüsrana uğruyor çünkü Strasburg’daki AİHM önündeki davası oldukça ileri bir aşamaya ulaşmıştı. İçyer kararı Deyar’ın davalarını rayından çıkarmakla kalmadı, tespit komisyonunu, Tazminat Yasası uyarınca yapmış olduğu mevcut teklifi aşağı çekme girişiminde bulunması için de teşvik etmiş oldu. “Tespit komisyonundaki görevliler rakamların çok yüksek olduğunu, arazinin tekrar ölçülmesi gerektiğini söylediler ve herhalde bu sefer rakamlar daha düşük çıkacak.”29 C.S. de avukatının hayal kırıklığını paylaşıyor: “AİHM’na inanıyorduk ve bu yüzden müracaat ettik. Onlardan yana bir umudumuz vardı. Yani

Avukat Habibe Deyar, kendi elindeki vakaların 40 tanesinde anlaşmaya varıldığını ve sulhnamelerin zarar tespit komisyonu, vali yardımcısı ve davacı tarafından imzalandığını bildirdi. İçyer kararından sonra zarar tespit komisyonu, değişen koşullardan faydalandı ve üzerinde anlaşmaya varılan bu sulhnameleri imza için valiye sunmak—ki bu, ödemeden önceki son adım—yerine, dosyaların büyük çoğunluğunu, daha düşük bir sulhname sağlamak üzere yeni bir teklif hazırlanması için kenara ayırdı.31

Avukat F.L. Diyarbakır ilindeki tespit komisyonlarının birinde Diyarbakır Barosunu temsil ediyor. Ocak 2006’dan sonra, komisyonun aciliyet duygusunu kaybettiğini ve daha düşük ödemeler yapmaya başladığını bildirdi. “AİHM’nin ünlü İçyer kararından sonra sulhname ödemelerindeki seviyenin düştüğünü gördüm. Ben 2005’te başladım. İlk altı ay boyunca ayda altı ya da sekiz toplantı yapardık. Ama son bir ay içinde bir kere dahi toplanmadık. Bunun sebebinin ne olduğunu söyleyemem ama insanı şüpheye düşürüyor ve bu kararın etkili olduğu izlenimini veriyor. Bu karardan sonra, mesela ağaçlara zararlarla ilgili hesaplamalardaki yaklaşım çok daha kısıtlayıcı oldu. AİHM hükümetin elini güçlendirdi.”32

Avukat Mehmet Kaya da komisyonların çalışmalarında yavaşlama33 ve ödeme seviyelerinde düşüş gözlemledi:

AİHM kararından önce hazine, uzlaşma ödemelerinde kullanılmak üzere valiliklere aylık ödemeler gönderirdi. [Karardan] sonra yalnızca tek bir ödeme gönderdiler. Komisyonun değerlendirme yaptığı 2005 yılında, arazisinden faydalanamayan bir kişiye yapılacak ödeme miktarı dönüm başına 75 YTL ve sulak alanlar için dönüm başına 100 YTL olarak kararlaştırılmıştı.34 Bu sene sırasıyla 25 ve 45 YTL ödüyorlar. Değerlendirme için kullanılan birimi düşürdüler. Kararlarını hangi kıstasa göre verdikleri belli değil. İçyer kararından önce başvurularımızı komisyonla görüşebiliyorduk. Şimdi ise elimize yalnızca bir bilgisayar çıktısı tutuşturuyorlar ve başvuruyu görüşme ya da tartışma imkanımız yok.35

Aynı avukat, değişimin niceliğini Diyarbakır’ın üç köyünden rakamlarla sergiledi: Hani yakınlarındaki Gömeç köyünde, İçyer kararından önce 110 hanenin her birine yapılan ortalama ödeme 22.000 YTL (14.740$) idi. Kocaköy yakınlarındaki Şaklat köyünde, İçyer kararından önce 192 hanenin her birine yapılan ortalama ödeme 33.000 YTL (22.100$) idi. Buna karşın, Lice yakınlarındaki Güldiken köyünde, İçyer kararından sonra yapılan keşif ve sulhname önerilerinde 250 haneye yapılan tekliflerin ortalaması 8.000 YTL (5.360$)—Şaklat örneğine göre dört misli bir düşüş.

Ödemelerdeki düşüş Diyarbakır ile sınırlı değil. Avukat Sabri Erik’in bildirdiğine göre Bingöl’de arazilerine ulaşamayan köylülere yapılan ödemeler 2005 yılında dönüm başına 75 YTL iken İçyer kararından sonra, dönüm başına önce 50 YTL’ye, Nisan 2006’dan sonra ise 25 YTL’ye düştü. Erik, “Geçen yıl tahrip edilen bir ev için tazminat olarak 20.000 YTL (13.400$) veriyorlardı. Bu sene ise 8.000’le 10.000 YTL arasında ödüyorlar” dedi.36

Soldaki rakamlar, Diyarbakır, Kocaköy, Şaklat köyünde İçyer kararından önce yapılan uzlaşma anlaşmalarındaki teklifler. Sağdaki rakamlar ise Diyarbakır, Lice, Güldiken köyünde İçyer kararından sonra köylülere sulhnamelerde yapılan teklifler. Köyler, hane büyüklüğü, arazi ve evlerin niteliği açısından kabaca benzer özellikler gösteriyor ve her ikisi de 1993 yılında güvenlik güçleri tarafından imha edildi. Ancak, İçyer kararından sonra yapılan anlaşma tekliflerinin genel seviyesi bariz olarak düşük.



27 “Ben terör tazminatında Türkiye'yi 20 milyar Euro zarardan kurtardım,” Vali Yardımcısı Erol Özer’in “Fişleme Yeniden Gündemde” başlıklı yazıdaki ifadesi, Zaman (Istanbul), 1 Nisan 2006.

28 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün avukat Tahir Elçi ile 3 Nisan 2006 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı görüşme.

29 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün avukat Habibe Deyar ile 3 Nisan 2006 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı görüşme.

31 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün avukat Habibe Deyar ile 3 Nisan 2006 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı görüşme.

32 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün avukat F.L. ile 3 Nisan 2006 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı görüşme.

33 Türkiye İktisadi ve Sosyal Etütler Vakfı’nın Mayıs 2006 tarihli ve Güvensizlik Mirasının Aşılması: Devlet Ve Yerinden Edilmiş Kişiler Arasında Toplumsal Mutabakata Doğru, başlıklı raporu da komisyonların çalışmalarının yavaşladığına ve ödeme seviyelerinin düştüğüne değiniyor.

34 Bir dönüm bir hektarın onda biridir.

35 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün avukat Mehmet Kaya ile 6 Nisan 2006 tarihinde Diyarbakır’da yaptığı görüşme.

36 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün avukat Sabri Erik ile 7 Nisan 2006 tarihinde Bingöl’de yaptığı görüşme.